Hayata Star Wars, He-Man, GI Joe figürleri, Kara Şimşek dizisi, Conan çizgi romanları, Manowar müzik kasetleri, Betamax'tan izlediği Goonies, Robocop, James Bond ve Rocky 4 gibi sinema filmleri ile bağlanan Can Evrenol, 1982 İstanbul doğumlu. Annesinin en sevdiği yönetmen Passolini, babasının en sevdiği film 2001 A Space Odyssey'di. Favori uyku öncesi masalı babasının anlattığı Yaşlı Adam ve Deniz'di.

Üsküdar Amerikan Lisesi'nde okuduğu yıllarda, özellikle edebiyat öğretmeni William Chisholm'ın derslerinde işlediği eserlerin Evrenol'un betimleme ve hikaye anlatımına büyük katkısı oldu. Lord of the Flies, Catcher In the Rye, A Separate Peace, 1984, Martian Chronicles, All My Sons gibi eserlerin metin okumaları ve kompozisyon sınavları sayesinde, dönemin kredili eğitim sisteminde bazen 7 bazen 8 dersi kırık olmasına rağmen yüksek edebiyat notlarıyla sınıfı geçiyordu. Türkçe Edebiyat derslerinde ise en sevdiği yazarlar arasında Peyami Safa, Yakup Kadri, Tarık Dursun K., Sait Faik Abasıyanık, Sulhi Dölek vardı. Eğitim hayatının devamında, hasbelkader başvurduğu Canterbury'deki Kent Üniversitesi'nde "Sanat Tarihi" ve "Film Studies" bölümlerinden çift diploma ile mezun oldu. Ardından Los Angelas'ta 8 haftalık NYFA film yapımı atölyesine katıldı ve burada ilk kısa filmini, Sulhi Dölek'in kısa hikayesinden uyarladığı, "Vidalar"ı çekti.

20'li yaşlarında bir kısa film yönetmeni olarak Tarantino, Cronenberg, Lynch, Kubrick, Romero, Fulci, Haneke, Noe, Takashi Miike, DePalma, Chris Cunningham, Ceylan, ve Demirkubuz gibi yönetmenlerden ilham alıyordu. Yiğit Unan, Yeşim Tabak, Murat Tolga Şen, Eren Akay ve Evrim Ersoy gibi bazı süper sinefil dostlarıyla yaptığı sohbetler sayesinde ufkunu genişletip, sinema tarihinin en tuhaf, en nadide ve en çeşitli filmlerine dair repertuarını genişletti.

2010 yılında, ödüllü kısa filmi ''Anneme ve Babama'' ile seçildiği Uluslararası Sitges Film Festivali'nde, yolları Reha Erdem ve Ömer Atay kesişti. Atlantik Film'in davetiyle İstanbul'a dönerek reklam yönetmenliğine başladı. Reklamda tanıştığı ekipler ve kazandığı tecrübe ile bağımsız grindhouse tarzı sinema filmleri yapmaya başladı.

İlk uzun metraj filmi olan "Baskın" (2015), Toronto Uluslararası Film Festivali'nin ''Midnight Madness'' seçkisinde dünya galasını yaptı, Fantastic Fest'te ''En İyi Yeni Yönetmen Ödülü''nü kazandı ve 40'tan fazla ülkeye satılarak ufak bir kült hayran kitlesine sahip oldu. Sonrasında sinemaya İtalyan korku sinemasına bir aşk mektubu niteliğindeki "Housewife" (2017), post-apocalyptic çocuk macera filmi "Peri / Girl With No Mouth" (2019) ve "The Field Guide To Evil" (2018) filmindeki "Haunted by Al Karisi The Childbirth Djinn" bölümü ile devam etti.

2018'de, Türkiye'de çekilen ilk orjinal Netflix dizisi; The Protector / Hakan Muhafız'ın kurucu yönetmeni seçildi. Sette, ülkenin en iyi ekipleriyle harika bir zaman geçirmesine rağmen, senaryo ve kurgu aşamsındaki kreatif görüş ayrılıkları sebebiyle ilk sezon sonrası yolları ayrıldı.

2020'de, Merve Göntem ile beraber yazıp tasarladıkları, tamamı iphone ile çekilen, dogma estetiğindeki mini dizi ''Çıplak''ı çekti. Gerçek bir hikayeden esinlenen komedi drama türündeki mini dizi, ülkedeki yoğun sansür ortamında büyük ses getirdi. Ruhani ve fantastik öğelerle örülü bir 2. sezon, Çıplak II adıyla yayınlandı.

2022'de, genç bir kadının kendi ezoterik aile tarikatı ile yüzleşmesini konu alan "Mehtap", ve spiritüel bir bilimkurgu hikayesi olan "Omega Vatan" adında iki kısa romanı, Altıkırkbeş Yayınevi'nden çıktı. 2024 yılında ise kısa hikayeler kitabı "Annemi Öldürdüğüm Hikayeler" Ithaki çatısı altında basıldı.

2024 senesinde, yapımcılığı Inter Medya tarafından üstlenilen, psiko-cinsel unsurları dövüş sanatlarıyla birleştirdiği, aşırı şiddet içeren bir intikam filmi, "Saýara"yı, çekti.

Can Evrenol, hala İstanbul'da yaşıyor. Eşi Elif Domaniç ile Uzay ve Mars adında iki çocukları var.  10 yıldır hala mavi kuşakta sürünerek jiu-jitsu yapmaya devam ediyor.